24 Şubat 2006

PUBERFONİ

Çocukluk çağından erişkin çağa geçerken özellikle erkek çocuklarda belirgin olan bir ses değişimi yaşanır. Bu durum, bazı bireylerde çok kısa zaman içerisinde, bazılarında ise daha uzun bir zaman dilimi içerisinde olur. Nadiren ise, bu geçiş tamamlanamaz ve birey dengesiz, kestirilemeyen bir ses tonu ile konuşmaya devam eder. Bu duruma puberfoni veya mutasyonel falsetto adı verilir. Puberfoni hastaları seslerini kontrol edemediğinden genellikle sosyal aktivitelerini kısıtlarlar ve daha az konuşur hale gelirler. Puberfoni, beraberinde bir psikiyatrik veya hormonal bozukluk olmadığı sürece sadece ses terapisi teknikleri kullanılarak tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır.   

21 Şubat 2006

SES RAHATSIZLIKLARININ DEĞERLENDİRMESİNDE OBJEKTİF TANI YÖNTEMLERİ 3


Objektif akustik analiz
Ses kalitesinin ve duyulan sesin bozukluklarının tanımlanması değişik ekollerde farklılıklar göstermektedir. Müzik eğitmenleri ve şan hocaları kişinin sesi ile ilgili problemlerini değişik şekillerde tanımlarken, ses patologları ve ses koçları (voice coach) farklı tanımlamalar kullanmaktadır. Bu nedenle, günümüzde daha çok sesin fizik özelliklerini temel alan, bu sayede objektif olarak hem ses problemi olan kişinin, hem onunla ilgilenen yardımcılarının hem de onu tedavi etmeye çalışanların aynı dili konuşmasını sağlayan birimler ve tanımlamalar kullanılmaktadır. Bu inceleme için ses, standardize edilmiş ortamlarda (örneğin biz bu kayıtları profesyonel bir odyoloji ses kabininde tamamen sessiz ortamda yapıyoruz), yine standart ekipmanla (uygun mikrofon, uygun ses kartı ve gerekli niteliklere sahip bilgisayar programları aracılığı ile) kayıt edilmelidir. Elde edilen ses kaydı incelenip, birkaç saniyelik bir ses kaydından onlarca rakamsal veri elde edilebilir. Bu rakamsal veriler, elde ettiğimiz değerlerin karşılaştırılabilir olmasını sağlamaktadır. Kişinin sesinin perdesine ait değişkenler (frekans pertürbasyonları), ses şiddetinin kalitesine ait değişkenler (amplitüd pertürbasyonları) ve gürültü harmonik oranı gibi ses kalitesine ait değişkenler belirlenir ve daha sonra karşılaştırmalarda kullanabilmek üzere saklanır.

18 Şubat 2006

SES RAHATSIZLIKLARININ DEĞERLENDİRMESİNDE OBJEKTİF TANI YÖNTEMLERİ 2

Videolaringostroboskopi

Videolaringoskopi, bir endoskopik muayene biçimidir. Bu yöntemle, diğer endoskopik muayene yöntemlerinde olduğu gibi vücudun herhangi bir bölümü (burada larinks yani gırtlak) bir optik sistem aracılığı ile görülebilir. Bu görüntülerin, elde tutulan ve endoskopa bağlı bir küçük kamera ile monitöre aktarılması sayesinde görüntü, aslından çok daha büyük bir şeklide ve kolayca takip edilebilir olarak gözlenebilir. Stroboskopi ise muayene edilen bölgenin görüntüsünün insan gözünün takip edebileceği bir hızda izlenmesine olanak sağlar. Ses tellerimiz normal bir erkekte saniyede yaklaşık 120 kez, bir kadında yaklaşık 200 kez, bir çocukta ise 300 kez kadar titreşir. Bu rakamlar, hiçbir ses eğitimi olmayan bireyin normal konuşma sırasındaki değerleridir. Eğitimli ince bir bayana ait ses tellerinin saniyede kaç kez titreştiğini bir düşünün. Ne yazık ki insan gözü bunu takip edecek kadar hızlı değildir. Stroboskopi ile elde edilen görüntü, basit bir anlatımla, bir diskoda beyaz ışıklar altında dans ederken, karşınızdaki arkadaşınızın hareketini izlemeniz gibidir. Yani hareketi donmuş karelerin art arda izlenmesi gibi algılarsınız. Bu ses telinin hareketlerini detaylı olarak görmemizi ve dolayısıyla hastalıklı alanı doğru olanak tanımlamamıza olanak sağlar. Videolaringoskopi sırasında görüntüler dijital yada analog video kayıtları olarak kaydedilebilir, aynı sırada veya daha sonra bu video kayıtlarından fotoğraflar çekilebilir. Bu sayede ses tellerinde veya larinksin diğer yapılarında olan değişiklikler arşivlenebilir ve değişik zamanlara kontrol amacıyla kullanılabilir.  

SES RAHATSIZLIKLARININ DEĞERLENDİRMESİNDE OBJEKTİF TANI YÖNTEMLERİ 1

İndirek laringoskopi

Ses patolojilerinin tanınmasında on yıllarca kullanılan tek yöntem olan indirek laringoskopi, ses tellerinin bir ayna ve ışık kaynağı aracılığıyla muayene eden doktor tarafından görülmesi demektir. Günümüzde de rutin kulak burun boğaz muayenesi sırasında kullanılan bu yöntem, elbette bir ses profesyonelinin ve ses hekiminin beklentilerini karşılamaktan uzaktır. Bunun yerini, teknolojik olarak çok gelişmiş optik ve akustik aletlerin kullandığı gelişmiş ses laboratuarları almaktadır.  

17 Şubat 2006

SERÖZ OTİTİS MEDİA

Seröz otitis media, çocukluk çağında çok sık görülen ve halk arasında sıklıkla "kulakta su toplanması" olarak adlandırılan bir durumdur. Geniz eti ve bademcik problemleri ile beraber görülebileceği gibi, tek başına da bulunabilir. Tedavisi ilaçlarla yapılabilir, ilaçlardan fayda görmeyen olgularda ise ameliyatla kulak zarına tüp takılabilir. Erken tanınması ve tedavisinin doğru ve zamanında yapılması, daha ileri yaşlarda gelişebilecek kulak rahatsızlıkları ve işitme kaybının önlenmesi açısından önemlidir.

11 Şubat 2006

LARİNGOFARİNGEAL REFLÜ VE SES SORUNLARI

Mide, kendisine gelen yiyecekleri sindirebilmek için asit salgılar. Bir grup kas bir kapakçık gibi davranarak bu asitli mide sıvısının mideden dışarı çıkmamasını sağlar. Mide ile yemek borusu arasındaki kapakçık (alt özofagus sfinkteri) uygun çalışmadığı zaman, midenin asitli içeriği yukarıya yemek borusuna doğru kaçar. Buna gastroözofageal reflü denir (5). Yemek borusunun üst kısmında yer alan kapakçık (üst özofagus sfinkteri) çalışmadığı zaman ise, mide içeriği aside karşı çok daha hassas olan boğaza ve larinkse yani ses tellerine kadar ulaşır. Bu duruma ise laringofaringeal reflü adı verilir. Reflüye bağlı ses problemleri, ya asidin doğrudan irritatif etkisiyle, ya da boğaz, larinks ve boyun kaslarının aside karşı refleks olarak kasılması ve sertleşmesiyle ortaya çıkar.

Globus (boğazda bir şey varmış gibi olması) hissi, kronik hale gelmiş reflü larenjit nedeniyle oluşabilir. Bu duruma ikincil olarak gelişen salgı artışı, tekrarlayan, hatta alışkanlık haline gelebilen boğaz temizlemeye neden olabilir.

Larinks (gırtlak) çevresinde kas gerginliğinin artması, istenen kalitede sesin çıkarılmasında güçlüğe ve yutma zorluğuna yol açabilir. Özellikle geceleri reflü şikayeti olan bir kişi, boğazda yanma hissi ve kötü kalitede bir ses ile uyanabilir.

Reflünün yemek borusu üzerine etkisi yıllardır bilinse de, ses üzerine olan etkisi son yıllarda yeni yeni araştırılmaya başlanmıştır. Sıradan reflü hastalarında sıklıkla görülen, göğüste, özellikle göğüs ortasındaki kemik (sternum) arkasında hissedilen yanma hissi, ses ile ilişkili reflü hastalarında çok sık olarak izlenmeyebilir. Günlük hayatta reflüsü olduğunu bilen bir kişi, reflüsünün her ne kadar farkında olsa da, bunun sesi üzerine olan etkilerinin farkında olmayabilir ve bu konuda hiç düşünmeyebilir. Halbuki, hayatını sesi üzerine kurmuş olan bir ses profesyoneli için reflünün tek belirtisi, sesi ve dolayısıyla profesyonel ve sosyal yaşamı üzerine olan etkisi olabilir. Yaptığımız bir çalışma, reflünün sesin objektif parametreleri üzerine olumsuz etkileri olduğunu göstermiştir. Bu çalışmaya göre, reflü, sesin hem intensite ile ilişkili (shimmer), hem perde ile ilişkili (jitter), hem de ses tellerinin doğru kullanımı ile ilişkili (gürültü harmonik oranı) parametrelerini olumsuz olarak etkilemektedir (4,6,7).

08 Şubat 2006

ŞARKICILAR İÇİN ISINMA EGZERSİZLERİ

Amerikan Ulusal Ses ve Konuşma Merkezi'nin şarkıcılar için önerdiği ısınma egzersizlerini http://www.ncvs.org/ncvs/info/singers/warmup.html sitesini ziyaret ederek görebilirsiniz.