31 Aralık 2009

2010

Yeni yılınızı kutlar, 2010 yılının, siz ve sevdiklerinize sağlık, mutluluk, başarı ve huzur getirmesini dilerim.
Sevgi ve saygılarımla.
Doç.Dr. Haldun OĞUZ
drhoguz@gmail.com

08 Aralık 2009

Fonksiyonel ses bozukluğu

Laryngoscope dergisinde yayınlanmak üzere kabul edilen bir çalışmaya göre, fonksiyonel ses bozuklukları, ses kısıklığı nedeniyle başvuran hastalar arasında %30'luk bir oranla en büyük grubu oluşturmaktadır. Bunu %15'lik bir oranla vokal fold nodülleri ve %9 ile laringofaringeal reflü olguları izlemektedir.
10.1002/lary.20696 doi

01 Aralık 2009

Fonksiyonel ses kısıklığı

Fonksiyonel disfoni (FD), yapısal olarak tamamen normal olan ses tellerinin uygun ses çıkarma işlevini yerine getirememesi durumudur. Bir başka ifade ile, normal olan ses organının uygun olmayan, ya da yanlış şekilde kullanılması olarak tanımlanabilir. Bu tanının koyulabilmesi için hastanın ses hastalıkları konusunda deneyimli bir klinik tarafından gerekli tüm incelemeler ışığında değerlendirilmiş olması gereklidir. Bu hasta grubu, ses hastaları içerisinde %10-40’lık bir bölümü oluşturmaktadır (1). FD’nin belirti ve bulguları çok değişkenlik gösterebilmekle birlikte, çoğu hastada geçirilmiş bir üst solunum yolu infeksiyonunu takiben görülebilir. Kadınlarda erkeklerden daha sık olarak görülür. Genellikle geçicidir ve tedavi yanıtı değişkendir.

FD’de sesin değişik özellikleri olumsuz olarak etkilenebilir. Sesin şiddeti, perdesi ya da genel kalitesinde bozulmalar olabilir, hatta nadiren de olsa, hasta hiç ses çıkaramayabilir (Fonksiyonel afoni). Psikolojik faktörler ve stres, FD belirtilerinin başlamasına ya da artmasına neden olabilir.

FD tanımı yerine ya da benzer klinik durumlar için kullanılan çok sayıda tanımlama mevcuttur. Bunlar arasında psikojenik, konversif, histerik, hiperfonksiyonel, kas gerilim ve misuse (yanlış kullanım) ses kısıklıkları sayılabilir (2-6).

Fonksiyonel disfonide larinks (gırtlak, hançere) içerisindeki küçük kasların uygunsuz kasılmalarının rol oynadığı düşünülmektedir. Bu kasılmalara neden olarak aşağıdaki mekanizmalardan bir ya da birkaçının rol oynayabileceği değişik çalışmalarda ifade edilmiştir (1):

1.      Aşırı ses kullanma gerekliliğine bağlı teknik olarak sesin yanlış kullanımı (2-4)

2.      Üst solunum yolu infeksiyonu sonrası gereken öğrenilmiş ses uyumu (5)

3.      Laringofaringeal reflüye bağlı ses problemlerine ikincil artmış larinks ve farinks (boğaz, yutak) kasları gerginliği (7,8)

4.      Küçük ses teli patolojileri (nodül, polip gibi) yada yetmezliklerine ikincil ses probleminin aşırı düzeltilmesi (9)

5.      Kişilik özellikleri ya da psikolojik nedenlere bağlı larinks bölgesinde aşırı gerginlik (10,11)

FD tanısı, bireyin tam bir kulak burun boğaz ve baş boyun muayenesinin yapılmasını takiben, larinksin gerek geleneksel, gerek güncel (endoskopik, videolaringostroboskopik) yöntemlerle incelenmesi ve gerek görülürse ses laboratuarında yapılacak diğer incelemeler (ses analizi, tanısal ses terapisi, larinks elektromyografisi gibi) sonucunda koyulabilir. 

Tedavi edilmeyen FD, bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkilediği gibi, devam etmesi durumunda organik patolojilere (ses teli nodülü gibi) de yol açabilir. 

FD tedavisi, ihtiyaç olan hallerde kullanılan değişik ilaçların yanı sıra bireye doğru ses davranışını öğretmeyi ve bunu güncel hayatta uygulamayı amaçlayan ses terapisi yöntemleri ile yapılmaktadır. Yeterli sıvı alımı, solunan ortamdaki havanın nemlendirilmesi, sigaradan uzak durulması, genel stresin azaltılması, uygun sesle ve nefes desteği ile konuşma, boğazı sık temizleme alışkanlığından kaçınılması gibi hastanın kendi başına uygulayabileceği yöntemler de tedavi başarısı açısından çok önemlidir (12). Bu önlemlerin alışkanlık haline getirilmesi, FD sorunları ile tekrar karşılaşmamak için de çok faydalıdır.   

 

Kaynaklar:

1.        Roy N. Functional dysphonia. Current Opinion in Otolaryngology & Head and Neck Surgery 2003; 11:144-8.

2.        Morrison MD,et al. Diagnostic criteria in functional dysphonia. Laryngoscope 1986; 94:1-8.

3.         Morrison MD,et al. Muscular tenion dysphonia. Journal of Otolaryngology 1983; 12:302-6.

4.        Morrison MD, et al. Muscle misuse voice disorders: description and classification. Acta Otolaryngologica 1993; 113:428-34.

5.        Koufman JA, et al. Classification and approach to patients with functional voice disorders. Annals of Otology Rhinology Laryngology 1982; 91:372-7.

6.        Koufman JA, et al. Vocal fatigue and dysphonia in the professional voice user: Bogart-Bacall syndrome. Laryngoscope 1988; 98:493-9.

7.        Oğuz H, et al. Acoustic Analysis Findings in Objective Laryngopharyngeal Reflux Patients. Journal of Voice 2007; 21: 203-10.

8.        Morrison MD, et al. Pattern recognition in muscle misuse voice disorders: how I do it? Journal of Voice 1997; 11:108-14.

9.        Roy N. Ventricular dysphonia following long-term endotracheal intubation: a case study. Journal of Otolaryngology 1994; 23:189-93.

10.     Aronson AE. Clinical Voice Disorders: An interdisciplinary approach. New York, 3. Baskı, Thieme.

11.     Roy N, et al. Toward a theory of the dispositional bases of functional dysphonia and vocal nodules: exploring the role of personality and emotional adjustment. In Voice Quality Measurement. Kent RD, et al. San Diego, Singular Publishing, 461-80.

12.      Maryn Y, et al. Ventricular dysphonia: clinical aspects and therapeutic options. Laryngoscope. 2003 May;113(5):859-66.

 
 

30 Kasım 2009

Kurban Bayramı

Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, sağlık, mutluluk ve huzur içerisinde nice bayram sevinçleri yaşamanızı dilerim.
Dr. Haldun Oğuz

23 Haziran 2009

Tek Taraflı Vokal Fold Paralizilerinde Hyaluronik Asit

Journal of Voice'da yayınlanmak üzere kabul edilen bir makaleye göre tek taraflı vokal fold paralizisi olan hastalarda kullanılan hyaluronik asit ile, 6 aylık takiplerde, uzun dönem dolgu maddeleri ile kıyaslanabilir sonuçlar elde edilmektedir. Büyük partiküllü hyaluronik asit, küçük partiküllü hyaluronik asite göre daha iyi sonuçlar vermektedir.
Makaleye aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
J Voice H Acid

04 Haziran 2009

Spazmodik Disfoni

Spazmodik disfoni (SD), fokal, erişkin çağda başlayan, larinks (gırtlak) kasları distonisidir. Larinks kaslarındaki spazma bağlı olarak konuşma sırasında seste kesilmeler oluşur. SD hastalarında belirtiler tipik olarak istemli konuşma sırasında oluşur. Dinlenme sırasında ya da refleks olarak fonasyon sırasında (öksürme, ağlama, gülme, esneme gibi) hastaların hiçbir semptomu olmayabilir. Şarkı söyleme ya da fısıltı sırasında şikayetlerde artma ve azalmalar görülebilir. Bu hastalığı oluşturan mekanizmalar henüz tam olarak bilinmese de, bazı hastalıkların ve çevresel faktörlerin oluşumunda rol oynadığı düşünülmektedir. SD, başka bazı distoniler (blefarospazm, tortikollis gibi) ve nörolojik hastalıklarla (Parkinson, Wilson, Huntington ve amyotrofik lateral skleroz gibi)  ile birlikte görülebilir. SD oluşumunu tetiklediği düşünülen çevresel faktörler arasında ise enfeksiyonlar, travma, stres ve bazı ilaçlar sayılabilir.   


16 Nisan 2009

Dünya Ses Günü

Ses, doğduğumuz ilk andan, ölmeden önceki son sözlerimize kadar çevremizle iletişim kurmadaki en önemli araçlardan biridir. Ses sağlığı hakkındaki toplum bilincini arttırmak amacıyla, 16 Nisan, "Dünya Ses Günü" olarak kutlanmaktadır. Bu vesile ile, tüm meslektaşlarımın ve konu ile ilgili diğer ses profesyonellerinin ses gününü kutluyor, tüm hastalarımıza sağlıklı bir ses diliyorum. 
Doç.Dr. Haldun OĞUZ


14 Mart 2009

Tıp Bayramı

Tüm meslektaşlarımın tıp bayramını kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
Doç.Dr. Haldun OĞUZ

02 Ocak 2009

Baş boyun kanserlerinde olası yayılımın değerlendirilmesi

Baş boyun bölgesinde kanser olan hastalarda, hiçbir klinik yahut radyolojik belirti olmaksızın, %30'a varan oranlarda gizli metastazlar bulunabilmektedir. Tanı anında hangi hastaların bu %30'luk bölüme dahil olacağını bilmek olası değildir. Hastaların tamamının boyunda yayılımı varmış gibi tedavi edilmesi ise, hastaların %70'inin gerektiğinden daha ağır şekilde tedavi edilmesi, dolayısıyla daha fazla komplikasyona maruz kalması anlamına gelecektir. Clinical Otolaryngology dergisinde yayınlanan Goodyear PWA ve arkadaşlarının çalışmasına göre tümör dokusunun protein içeriği açısından analizi, gelecekte bu probleme ışık tutabilir. Araştırmacıların kısıtlı sayıda örnek üzerinden elde ettikleri sonuçlara göre, boyuna yayılım olan hastalarda heat shock protein 90, T complex protein 1 gamma, Bromodomain PHD finger protein 3 and lactate dehyrogenase A proteinlerinde artış, thymidine phosphorylase proteininde ise azalma tespit edilmiştir.
DOI: 10.1111/j.1749-4486.2008.01843_5.x