Prof.Dr. Haldun OĞUZ - www.drhaldunoguz.com - 0 312 284 28 88 - 0 531 431 06 94 - Ankara
30 Eylül 2006
GECİKMİŞ DİL VE KONUŞMA
28 Eylül 2006
DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI
- gecikmiş dil ve konuşma,
- sesletim ve sesbilgisi (artikülasyon ve fonolojik) bozuklukları,
- akıcılık bozuklukları (kekemelik, takifemi),
- ses bozuklukları,
- yutma bozuklukları,
- motor konuşma bozuklukları ve
- afazi olarak sınıflandırılabilir.
Duygu EKİNCİ, Konuşma ve Dil Patoloğu
24 Eylül 2006
VOKAL KORD PARALİZİSİNİN SES KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ
http://hoguz2.blogspot.com
22 Eylül 2006
DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI
Bireylerarası iletişimin temeli dil ve konuşmaya dayanır. Bu nedenle kişinin dil ve konuşma alanındaki herhangi bir sorun bireylerin iletişim becerilerini bozmaktadır. Hangi yaşta ve hangi nedenden olursa olsun, dil ve konuşma bozuklukları kişinin iletişimini aksattığı ya da bozduğu için daha genel bir terimle "İletişim Bozuklukları" olarak da ifade edilmektedir. İletişim bozuklukları terimi dil, konuşma ve işitmedeki çok çeşitli problemleri içermektedir. Dil, konuşma ve iletişim birbirleriyle içiçe geçmiş farklı anlamlar içeren kavramlardır.
İletişim; bir bireyin düşüncelerini karşısındaki birey ya da bireylerde aynen ya da ona çok yakın bir biçimde oluşturmasıdır. Dil, evren hakkındaki düşünceleri simgeleyen; duygu ve düşüncelerimizi aktarmaya yarayan, uzlamaya dayalı kodlardan oluşan bir dizgedir. Konuşma ise dilin sözel ifadesidir; fiziksel, psikolojik ve nörofizyolojik bir süreçtir. Duygu ve düşüncelerin sesli sembollere dönüştürülmesidir.
Duygu Ekinci, Konuşma ve Dil Patoloğu
19 Eylül 2006
SES TERAPİSİ - II
Son yıllarda larinks (gırtlak, hançere) hakkındaki bilgilerde görülen ani artış, ses ve ses rahatsızlıklarının fizyolojisi, bozuklukları ve tedavisine olan ilgiyi de arttırmıştır. Bu sayede sesin objektif değerlendirmesi ve ses tellerinin görüntülenmesi konularında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Böylece, çok daha hızlı ve doğru tanılar elde edilmekte ve tedavi sürecine bir an önce geçilebilmektedir. Her geçen gün, hem ses rahatsızlıkları ile uğraşan sağlık profesyonellerinin, hem de sesi ile hayatını kazanan ses profesyonellerinin zaman kısıtlılıkları da arttığından, günümüzdeki ses terapi protokolleri yaklaşık 6-10 seans olarak planlanmaktadır. Her ses terapisi yönteminin amaçları farklı olmakla beraber, tüm ses terapi teknikleri için evrensel olan bazı genel hedefler de mevcuttur. Bunlar gerek cerrahi öncesi yada cerrahi sonrası için verilen ses terapileri, gerekse tek tedavi olarak kullanılacak ses terapisi için önem arz eder:
- Hasta eğitimi: Hasta eğitimi, tüm tedavi protokolleri için birinci basamaktır. Her hasta, sesin nasıl oluştuğunu ve kendilerindeki problemin sesinde nasıl bir sıkıntıya yol açtığını anlamalıdır. Hasta ses terapisinin mantığını, kullanılacak tekniği ve tedavinin amaçlarını anlamalıdır. Tedavi yaklaşımı hastanın aklına yatmıyorsa, yada terapiyi uygulayacak kişi kararlı değil veya yeterli açıklama yapmıyorsa, hastanın tedavi programına uyum göstermesi güç olacaktır.
- Ses hijyeni: Her hasta için uygulanması gereken ses hijyeni kurallarının yanı sıra, her hasta için özgün olarak dikkat edilmesi, buna uygun olarak yapılması/yapılmaması gereken konular belirlenmelidir. Örneğin tüm ses kullanıcıları için yeterli sıvı alımı, gerekirse bulunulan ortamın nemlendirilmesi önemlidir. Kişisel ses kullanım alışkanlıkları hakkında bilgi sahibi olunması, genellikle sesin yoğun olarak kullanıldığı ortam ve ortamdaki gürültü özelliklerinin bilinmesi, ve diğer çevresel faktörlerin irdelenmesi daha sağlıklı ses alışkanlıklarının kazanılmasını sağlayacaktır. Sigara kullanılmaması, genel stresin azaltılması, kullanılan ilaçlar ve bunların vücut sıvıları üzerine etkisinin bilinmesi de önemli gerekliliklerdir.
- Aşırı ses kullanma davranışının düzeltilmesi: Ses kısıklığı olan bireylerin daha alçak sesle konuşmasının sağlanması, yüksek sesle konuşmanın önlenmesi, alışkanlık haline gelmiş veya sık tekrarlanan boğaz temizleme hareketinin önlenmesi önemlidir. Sesin gün içerisinde toplam kullanımı azaltılmalıdır. Yüksek sesle gülmek, ağlamak ve öksürmek de sese zarar veren davranışlardır. Tüm bu kurallar, nörolojik nedenlere bağlı yada hipofonksiyonel ses kısıklığı olan hastalar dışında ses problemi olan bireyler için kullanılabilir.
- Üzerinde anlaşılan amaçlar ve beklentiler: Ses problemi olan birey ve ses terapisini verecek kişi, sesle ilgili bir problem olduğu, bununla ilgili bir şeyler yapılması gerektiği, izlenecek yol ve amaçlanan hedefler konusunda fikir birliği içerisinde olmalıdır.
- Hastanın sesindeki değişiklileri fark edebiliyor olması: Eğer hasta, sesinde ses terapisi ile oluşan değişiklikleri fark edemiyor yada hissedemiyor ise, ses terapisi fayda sağlayamaz. Bu durum ses profesyonellerinde sık rastlamadığımız, ancak özellikle yaşlı popülasyonda ve nörolojik problemli bireylerde çok karşılaştığımız bir durumdur.
18 Eylül 2006
SES TERAPİSİ
Ses terapisi, ses problemlerinin tamamında kullanılabilecek bir tedavi yöntemidir. Bazı ses rahatsızlıklarında tek tedavi yöntemi olarak kullanılır iken, bazılarında ise tıbbi (ilaçla) veya cerrahi tedavinin öncesi ve sonrasında destekleyici olarak kullanılabilir. Çok faydalı olmasına rağmen, hiçbir ses patolojisi için özgün bir ses terapisi yöntemi yoktur. Aksine, her hasta için seçilen ses terapisi yöntemi, yoğunluğu ve süresi, hastanın ihtiyaçlarına göre birbirinden farklı olmalıdır. İdeal olarak ses terapisine başlamadan önce hastanın ses probleminin nedeni belirlenmelidir. Bu amaçla objektif ses analizinin yapılması ve ses tellerinin videolaringostroboskopi ile değerlendirilmesi gereklidir. Elde edilen bulgular hasta ve ses terapisinde aktif rol oynayacak ekip ile (Kulak Burun Boğaz Uzmanı ve Ses Patoloğu) ve eğer hasta bir ses profesyoneli ise sesi ile ilgilenen diğer kişilerle (Ses Koçu, Şan Eğitmeni gibi) birlikte değerlendirilmeli ve terapi amaçları belirlenmelidir.
13 Eylül 2006
CİSPLATİN'İN OTOTOKSİK ETKİSİ VE ÖNLENMESİ
11 Eylül 2006
FONETİK VE FONİATRİ
08 Eylül 2006
TRAKEOMALAZİ
Trakeomalazi, trakeanın destekleyici kıkırdaklarının gevşek hale gelmesi ile karakterize, hava yolunun ön arka çapının azaldığı bir rahatsızlıktır. Bu durum, hava akımının arttığı öksürük ve ağlama gibi durumlarda artar. Trakeomalazinin doğuştan gelen, dış faktörlere bağlı olan ve kronik trakea enfeksiyonuna bağlı olan üç ayrı tipi mevcuttur. Trakeomalazi, genellikle trakeanın alt üçte birini etkiler. Normal koşullarda nefes alma sırasında trakeada uzama ve genişleme, nefes verme sırasında kısalma ve daralma görülür. Bu nedenle trakeomalazi hastalarında nefes alma sırasında problem olmaz iken, nefes verme sırasında solunum sıkıntısı belirgin hale gelir.
http://www.emedicine.com/med/topic2976.htm05 Eylül 2006
SES RAHATSIZLIKLARININ DEĞERLENDİRMESİNDE OBJEKTİF TANI YÖNTEMLERİ 2

Videolaringoskopi, bir endoskopik muayene biçimidir. Bu yöntemle, diğer endoskopik muayene yöntemlerinde olduğu gibi vücudun herhangi bir bölümü (burada larinks yani gırtlak) bir optik sistem aracılığı ile görülebilir. Bu görüntülerin, elde tutulan ve endoskopa bağlı bir küçük kamera ile monitöre aktarılması sayesinde görüntü, aslından çok daha büyük bir şeklide ve kolayca takip edilebilir olarak gözlenebilir. Stroboskopi ise muayene edilen bölgenin görüntüsünün insan gözünün takip edebileceği bir hızda izlenmesine olanak sağlar. Ses tellerimiz normal bir erkekte saniyede yaklaşık 120 kez, bir kadında yaklaşık 200 kez, bir çocukta ise 300 kez kadar titreşir. Bu rakamlar, hiçbir ses eğitimi olmayan bireyin normal konuşma sırasındaki değerleridir. Eğitimli ince bir bayana ait ses tellerinin saniyede kaç kez titreştiğini bir düşünün. Ne yazık ki insan gözü bunu takip edecek kadar hızlı değildir. Stroboskopi ile elde edilen görüntü, basit bir anlatımla, bir diskoda beyaz ışıklar altında dans ederken, karşınızdaki arkadaşınızın hareketini izlemeniz gibidir. Yani hareketi donmuş karelerin art arda izlenmesi gibi algılarsınız. Bu ses telinin hareketlerini detaylı olarak görmemizi ve dolayısıyla hastalıklı alanı doğru olanak tanımlamamıza olanak sağlar. Videolaringoskopi sırasında görüntüler dijital yada analog video kayıtları olarak kaydedilebilir, aynı sırada veya daha sonra bu video kayıtlarından fotoğraflar çekilebilir. Bu sayede ses tellerinde veya larinksin diğer yapılarında olan değişiklikler arşivlenebilir ve değişik zamanlara kontrol amacıyla kullanılabilir.
02 Eylül 2006
KRONİK SİNÜZİT VE BİOFİLM
Annals of Otology, Rhinology & Laryngology 2006;115(9)Suppl 196:35-39.