Davranışsal bir yöntem olan ses
terapisi (ST)nin geçerliliği ve etkinliğinin kanıta dayalı olarak ölçülmesi
gerekmektedir. Çok parçalı ses terapilerinin rakamsal olarak nasıl
raporlanabileceği konusunda güncel bilgi akışında bir kesinti
bulunmaktadır.
Gardner-Schmidt ve ark.
tarafından yazılan ve Journal of Voice Mart 2013 sayısında yayınlanan makalede
(tam metin) sık
görülen ses problemlerinde dil ve konuşma bozuklukları uzmanlarının (DKBU)
davranışsal terapi stratejileri araştırılmıştır.
Her bir ses problemi için
uygulanabilecek “reçete” şeklinde bir ses terapisi yöntemi bulunmamaktadır.
DKBU, çok değişik terapi seçenekleri içerisinden seçtiği değişik teknikleri
bireyselleştirerek uygulamaktadır. Bunun nedeni, tıbbi rahatsızlıkları aynı
olsa da (nodül gibi) hastaların kullandığı ses mekanizmalarının farklılık arz
edebilmesidir.
Günümüze kadar yayınlanmış çok
değişik doğrudan ses terapisi yöntemleri mevcuttur: Vokal fonksiyon
egzersizleri, Genel rezonan ses terapisi, Lessac-Madsen rezonan ses terapisi,
Gizli ses tekniği, Germe ve akım fonasyon, Akım fonasyon, Vurgu yöntemi,
Laringeal masaj, Manuel sirkumlaringeal terapi, Fasilite edici teknikler, Yarı
kapalı vokal trakt, ... gibi. Bahsedilen değişik yöntemler yakından
incelendiğinde, bu yöntemlerin rezonans, hava akımı veya dijital manipülasyonu
hedeflediği görülmektedir.
Ses terapilerinin etkinliği
konusunda güncel literatür incelendiğinde, doğrudan yöntemlerin dolaylı
yöntemlerden daha etkin olduğu görülmektedir.
İki dolaylı yöntemi karşılaştıran
bir çalışmada, amplifikasyon grubunun ses hijyeni grubuna göre ses handikap
endeksi (SHE) skorlarında daha fazla düşme gösterdiği görülmektedir. Aynı grup
tarafından yapılan, amplifikasyon (dolaylı ST yöntemi) ile rezonan ST ve
solunum kaslarının yeniden eğitiminin (doğrudan ST yöntemleri)
karşılaştırıldığı bir çalışmada, ampilfikasyonun daha etkin olduğu görülmüştür.
Sadece dolaylı ST alanlar ile
dolaylı ve doğrudan (ikili) ST’sini birlikte alan fonksiyonel disfonili
hastaları karşılaştıran bir çalışmada dolaylı ST grubunda %46, ikili grupta %93
oranında ses kalitesinde düzelme tespit edilmiştir.
İngiltere’de yapılan ve 163
DKBU’nın katıldığı bir çalışmada değişik ses problemleri için 2 dolaylı (ses
hijyeni ve yaşam şekli uygulamaları) ve 8 doğrudan (postür, relaksasyon,
solunum desteği, rezonans, optimal perde, projeksiyon, sert glotal atakların
azaltılması ve kuvvetli ses kıvrımı addüksiyonu) ST yöntemi içerisinden uygun
tedavi stratejilerini seçmeleri istenmiştir. Dolaylı yöntemler konusunda fikir
birliği varken, doğrudan yöntemler üzerinde bir uzlaşma bulunmadığı
görülmüştür.
Sellars tarafından yapılan bir
çalışma ile, ST için kullanılan zamanın 2/3’ünün dolaylı yöntemler ile geçtiği
bildirilmiştir.
Bu çalışmada şu sorulara cevap
aranmaktadır: [1] DKBU, dolaylı ve doğrudan yöntemler için zamanını hangi
oranda kullanmaktadır? [2] Değişik ses hastalıkları için dolaylı ve doğrudan ST
için ayrılan zamanlar arasında fark var mıdır?
Çalışmaya prospektif olarak, 1-30
yıl deneyimli 6 DKBU tarafından uygulanan, ortalama 45 dakika süren, her birisi
her hastanın ihtiyacına göre şekillendirilen, 1461 hasta görüşmesi dahil
edilmiştir. Her hasta ile ilgili ilk görüşme çalışma harici tutulmuştur. Bu
amaçla o tarihlerde veritabanından en sık yer alan 5 ses problemi çalışılımış:
(1) Membranöz kısım ortasında yer alan lezyonlar [434 görüşme], (2) Birincil
kas gerilim disfonisi (KGD) – fonksiyonel afoni [533 görüşme], (3) Ses kıvrımı
atrofisi [257 görüşme], (4) Tek taraflı ses kıvrımı hareketsizliği [86 görüşme],
(5) Ses kıvrımı skarı [151 görüşme]. DKBU’larının 8’i dolaylı, 4’ü doğrudan
yöntemlere ait 12 ana bölümü, uyguladıkları ST zamanının içerisinde
kapladıkları yere göre % olarak görüşmeden hemen sonra oranlamaları istenmiş.
12 bölüm şunlardan oluşmakta imiş:
·
Hidrasyon
·
LFR – diyet modifikasyonu
·
Çevresel modifikasyonlar
·
Anatomi – fizyoloji eğitimi
·
Germe ve gevşemeler
·
Motivasyon
·
Psikosoyal konular
·
Ev ödevi hazırlama
·
Rezonan ses
·
Akım fonasyon
·
Sohbet konuşmasına geçiş çalışmaları
·
Doğrudan manipülasyon
Sonuç olarak, tüm ses
bozuklukları için zamanın yaklaşık %20’si dolaylı, %80’i doğrudan yöntemlere
ayrılmıştır. Dolaylı yöntemler gruplar arasında analiz edildiğinde; çevresel
önlemlere skar, lezyon ve KGD için hareketsizlikten ve lezyonlar için atrofiden
daha çok zaman ayrıldığı; psikososyal konulara KGD’lerde lezyonlardan daha çok
zaman ayrıldığı; ev ödevi hazırlamaya atrofide skardan çok zaman ayrıldığı
görülmüştür. Farklı ses bozuklukları için DKBU’larının kullandığı doğrudan
yöntemler birbirine çok benzemektedir. Doğrudan yöntemler gruplar arasında
analiz edildiğinde konuşmaya geçiş sürecine lezyonlarda atrofiden, KGD ve
lezyonlarda hareketsizlikten, lezyonlarda KGD’den çok zaman ayrıldığı
görülmüştür. Burada bahsedilmeyen doğrudan ve dolaylı yöntem alt alanları
arasında patolojilere göre farklılık bulunmamıştır.
Kaynak:
Gardner-Schmidt JL, Roth DF, Zullo TG, Rosen CA. Quantifying Component Parts of Indirect and Direct Voice
Therapy Related to Different Voice Disorders. J Voice 2013; 27(2):210-6:
tam metin .
Doç.Dr.
Hâldun OĞUZ
+90 533 823 87 34
+90 553 251 09 82